Eser Akgül / eser@sagliklimarkalar.com
Tekstil dünyası gelişen teknoloji ile birlikte üretim çeşitliliğinde altın çağlarını yaşarken, modaya yön verenler de kullanılan malzemelerin seçiminde çevre ve insan sağlığı konularına giderek daha çok önem veriyor. Bu kapsamda ülkeler arası yapılan anlaşmaların yanı sıra, vegan deri kullanımı, atık yönetimi, enerji ve su tasarrufu etiketleri ön planda.
Sürdürülebilir modaya yön vermede sektöre katkı sağlamayı hedeflediklerini belirten DeFacto CPO’su Rahmi Say, markanın sürdürülebilirlik vizyonunu anlattı. Üretimden tüketiciye ulaşana kadarki bütün adımlarda özenli bir çalışma yürüttüklerini vurgulayan Say, önemli tavsiyelerde de bulundu.
SAY: OLUMLU BİR DEĞİŞİM YARATMAK İSTİYORUZ
Sizce sağlıklı bir marka olmanın adımları neler? Markanız sürdürebilir modaya nasıl bakıyor?
Kaynakların hızla tükendiği dünyamızda doğa ve insanlık için ekosistemi koruyarak buna “dur” diyebilmemiz gerekiyor. Bu anlamda, markalara çok önemli görevler düşüyor. Sağlıklı bir marka olmak, ürünün üretiminden taşınmasına, satış noktalarından tüketiciye ulaştığı ana kadar tüm süreçlerde doğaya ve insanlara negatif etkiyi en aza indirmeyi gerektiriyor. DeFacto olarak biz de dünyaya adil davranan ürünler tasarlama konusunda sorumluluğumuzun farkındayız.
Kuruluş felsefemiz ve değerlerimiz, ekosisteme saygılı üretim, dünyayı ve doğal kaynakları koruma, insana değer katma ve toplumsal meseleler karşısında duyarlı bir duruşa dayalı. 2014 yılında BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzalayarak sürdürülebilirlik hedeflerimizi somutlaştırdık. Tasarımdan ürüne, üretimden müşteriye kadar tüm süreçlerde sürdürülebilirlikten güç alırken esas amacımız etkileşimde olduğumuz her müşteri ve etki ettiğimiz tüm paydaşlar için olumlu bir değişim yaratmak. Tedarikçilerimizin ve müşterilerimizin karbon ayak izini azaltmalarına destek olurken aynı zamanda farklı proje ve kampanyalarımızla moda severlerde bu konuda farkındalık yaratmaya odaklanıyoruz.
Organik pamuk, BCI pamuk ve geri dönüştürülmüş polyester, geri dönüştürülmüş veya sürdürülebilir kaynaklardan elde edilmiş materyallerle üretilen ‘’DeFactoLIFE” çatısı altında, yeşil etiketli ürünler sunuyoruz. Bu kapsamda sürdürülebilir pamuğu desteklemek için Better Cotton Initiative üyeliğini tamamladık ve 2023 yılında BCI pamuk kullanımını yüzde 15’e yükselteceğiz.
“SU TASARRUFU MİKTARINDA %100’ÜN ÜZERİNDE ARTIŞ GERÇEKLEŞTİRDİK”
Sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi prensiplerine dayalı bir üretim sürecine sahibiz ve bu sayede 2020 yılında DeFacto’nun üretim süreçlerinde yaklaşık 4,5 milyon üründe 1.217,40 ton kırpıntıyı yeniden değerlendirerek atık oluşumunun önüne geçiyoruz. Su tasarruflu ürünlerimizde ise tasarruf oranını ürün başına 8 litreden 10,5 litreye çıkardık ve böylece son 2 yılda 2,3 milyon adet ürün için toplamda 24 bin ton su tasarrufu elde ettik. Sonuç olarak su tasarrufu edilen ürün adedi ve su tasarrufu miktarında %100’ün üzerinde bir artış gerçekleştirdik.
Çevreye saygılı üretim yanında topluma ve geleceğe çok yönlü fayda sunma hedefimiz doğrultusunda 2018 yılında kurumsal sosyal sorumluluk projesi olarak “Kumaştan Hayaller” projesini başlattık. Bir ileri dönüşüm projesi olan “Kumaştan Hayaller projesi ile fabrikalarımızdan ve tedarikçilerimizden elde edilen tekstil atıkları ile üretim fazlası kumaş ve aksesuarlar, protokol imzalanan il/ilçe Milli Eğitim Müdürlükleri aracılığıyla meslek liselerine gönderilerek yeni tasarımlara dönüştürüldü. Tasarımı ve üretimi bu okullardaki öğrenciler tarafından yapılan ve mağazalarımızda satılan ürünlerden elde edilen geliri ise KAÇUV’a (Kanserli Çocuklara Umut Vakfı) bağışladık. Türkiye genelinde yaygınlaştırmaya devam ettiğimiz gençleri desteklerken döngüsel ekonomi, ileri dönüşüm gibi alanlarda sürdürülebilirliğe katkı sağladığımız projemiz ile bugüne kadar 90’ın üzerinde okulda yaklaşık 5 bin öğrenciye ulaştık.
“ÇOCUK-BEBEK KOLEKSİYONLARIMIZDA SAĞLIKLI ÜRÜN ÜRETİMİ ÖNCELİĞİMİZ”
Sürdürülebilir moda anlayışı tasarımlarınızı nasıl etkiledi?
5 kıtada 93 ülkede ve 500’ü aşkın mağazası ile tasarımlarını milyonlarca müşterisi ile buluşturan global bir moda markası olarak doğadan aldığımız ilhamla çalışmalarımızı sürdürüyor ve sürdürülebilir koleksiyonlarımızı genişletiyoruz. Geri dönüştürülmüş malzemelerden ürettiğimiz sürdürülebilir modellerimiz ile hammadde üretimi, su, enerji ve doğal kaynak tüketimini minimuma indirmiş oluyoruz.
Çocuk-bebek koleksiyonlarımızda sağlıklı ürün üretimini bir numaralı öncelik olarak belirleyerek, bu koleksiyonlarda %100 pamuk, sertifikalı organik pamuk kumaşlar kullanarak en iyiyi üretmeye çalışıyoruz.
DeFacto FİT koleksiyonlarımızda da tekstil atıklarının geri dönüştürülmesiyle elde edilen sweatshirt ve eşofman altları ve sürdürülebilir tarım uygulamalı pamuklu sweat ve joggerlar yer alıyor.
Su kullanımını en aza indirerek pantolonlar üretiyoruz. Bunun yanında elma kabukları ve posalarından yaptığımız geri dönüştürülebilir Vegan Elma Derisi DeFactoLIFE koleksiyonumuz ise sürdürülebilirlik çalışmalarımızın en güzel örneklerinden bir diğeri olarak dikkat çekiyor. Koleksiyonumuzda hem erkek hem kadınlar için ayakkabı, çanta, cüzdan, şapka ve toka gibi geniş bir ürün seçkisi yer alıyor.
“VEGAN DERİ KOLEKSİYONUMUZU ÇEŞİTLENDİRECEĞİZ”
Sürdürülebilirlikle ilgili gelecek hedefleriniz neler? Yolda olan projeleriniz var mı?
Sektörde fark yaratmak adına 2014 yılında koleksiyonlarımıza eklediğimiz geri dönüştürülmüş ve organik pamuk kullanılan ürünlerden oluşan “ekolojik line” kategorisi şu anda ciromuzun yaklaşık yüzde 14’ünü oluşturuyor. 2023 yılında ürün etiketlerimizin tamamını sürdürülebilir FSC sertifikalı olmasını sağlarken, koleksiyonlarımızın yüzde 35’inin sürdürülebilir olmasını hedefliyoruz. 2030’a kadar koleksiyonlarımızın yüzde 90’ını sürdürülebilir yapmak ve tedarik zincirimizdeki su etkisinin yüzde 25 azaltılmasını sağlamak ve kendi operasyonlarımızda kullanılan elektrik enerjisinin yüzde 100’ünü yenilenebilir kaynaklardan elde etmek için çalışıyoruz. Bu yoldaki en önemli hedefimiz ise emisyonlarımızı sıfırlayarak 2050 yılına kadar ‘iklim pozitif’ marka olmak.
Önümüzdeki dönemde vegan deri koleksiyonunu çok daha iddialı malzemeler ekleyerek çeşitlendirmeyi planlıyoruz. Ayrıca kimyasal olmadan su ve enerji tasarruflu üretim yöntemleri ile tamamen doğal bitki özleri, bitki bazlı yağlar, biyo reçineler ve kil kullanılarak üretilecek inovatif tasarımlarla sektörde fark yaratmaya devam edeceğiz.
“MİNİMALİST MODA ANLAYIŞIYLA İLERLEYECEĞİZ”
Tüketicilerinize sürdürülebilirlik önerileriniz var mı?
Her geçen gün değişen dünyamızda hem insanların hem de gezegenimizin ihtiyaçlarını düşünmemiz daha da önem kazanıyor. DeFacto olarak gezegenimiz için pozitif etki yaratma sorumluluğumuz doğrultusunda önümüzdeki dönemde “Minimalist moda” anlayışıyla ilerleyeceğiz. Bu kapsamda kendi içimizde daha az finansman, insan kaynağı ve zaman harcayarak organizasyonumuzdaki verimliliği en üst sıralara taşırken müşterilerimizin zamansız ve uzun ömürlü koleksiyonlarımızdan daha uzun süre faydalanmalarını sağlamayı hedefliyoruz. Bu anlamda müşterilerimizin “minimalizm” yaklaşımını kendi hayatlarında da uygulamalarını, israftan kaçınarak doğal kaynakların korunması ve tasarruf konusuna önem vererek gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için katkı sunmalarını tavsiye ediyoruz.
Türkiye’deki tüketicilerin bu konuya olan ilgisini nasıl gözlemliyorsunuz? Sizce yeni nesil tüketiciler markalardan neler talep ediyor?
Türkiye’de yeni nesil tüketicilerin sürdürülebilirlik konusunda farkındalığının yüksek olduğunu ve markalardan da çevre dostu daha fazla seçeneğe, ürünlerin diğer avantajlarından mahrum kalmadan sahip olmayı beklediklerini gözlemliyoruz. Diğer bir deyişle, müşteriler sürdürülebilirliği marka deneyiminin bir parçası haline getirilmesini talep ediyor.
Olumlu, zahmetsiz ve ödüllendirici deneyimler yaratan markaların, tüketicileri sürdürülebilir şekilde davranmaya ve uzun vadede sonuç verecek değişiklikler yapmaya teşvik edebileceğini düşünüyoruz.
