Stream savaşları sinema salonlarının sonunu getirdi!

Editörün seçtikleri

Sağlıklı Markalar-Özel Haber

İşin Aslı Youtube kanalının kurucusu, tasarımcı, fotoğrafçı ve dizidoktoru.com sitesi yazarı Talay Gürsoy’la Türkiye’deki stream savaşları üzerine konuştuk. Sağlıklı Markalar’dan Hakan Akar’a özel açıklamalarda bulunan Talay Gürsoy, pandeminin dijital platformlara geçişini hızlandırdığını ifade etti.  Yazılım ve otomasyon üzerinden yükselen iş hayatının eğlence sektörüne yansımalarıyla streaming şirketlerinin dizi ve filmlerimizi evlerimize taşıdığına dikkat çeken Talay Gürsoy,  sinema salonlarının gelecekte sadece bazı özel filmlerin vizyona girdiği, hoş bir nostalji olarak hayatımızda kalacağını ifade etti.

-Dijital platformlar Türkiye pazarında gün geçtikçe sayısını artırmaya başladı. Türkiye stream pazarında Disney’in girmesi ve HBO’nun çıkması gerçekleşti. Dünyada ve Türkiye’de stream savaşları sizce nereye doğru evriliyor?
Aslında ben bu konuyu piyasaların ve iş dünyasının gittiği yol ile paralel görüyorum. Endüstri 4.0 diye adlandırılan; insan iş gücünün giderek azalacağı, yazılım ve otomasyon üzerinden yükselecek bir iş hayatının eğlence sektörüne yansımaları. Ortada bir çok komplo teorisi dönse de pandemi sürecinin bu geçişi hızlandırdığı bir gerçek. Bir Marvel Cinematic Universe devasalığında olmasa da streaming şirketlerinin yüksek bütçeli filmlere onay verdiğini ve sinemada gösterime girmeden direkt olarak dijitalde yayınlandığını gördük. Son 3 yıldır dile getirdiğim gibi sinema salonları (büyük ihtimalle) gelecekte sadece bazı özel filmlerin vizyona girdiği, hoş bir nostalji olarak kalacak. Hızlı internet ve artık evlere (eskisine göre) çok daha ekonomik bir şekilde girebilen dev ekranlar sayesinde her ev bir sinema. Sadece sinema dedim ama tabii ki bir de bunun dizi ayağı var ki o da artık neredeyse Hollywood’a kafa tutacak devasalığa ulaştı.

BÜYÜK BÜTÇELER DİJİTAL PLATFORMLARI REKLAM CAM SİMİDİNE YÖNELTTİ

-Rekabetle birlikte reklam verenler de stream platformlarına girmek istiyor. Stream platformları sizce nasıl bir yol izleyecek?

İşin komik kısmı bu dijital platformların işe başlarken ki en büyük argümanları “Reklamsız Seyir Keyfi” idi. Fakat yükselen maliyetler, sert rekabet ve bir çok etken daha büyük bütçeler gerektirdiği için hemen reklam can simidine sarıldı kanallar. Netflix şu an reklam şekli ve bunların nasıl uygulanacağına dair stratejiler için Google ile görüşmelere devam ediyor. Tarafsız gözle bakarsak haksızlar diyemeyiz, bir başka alternatif bu maliyetleri abonelik fiyatlarına yansıtmak ama o da olmaz. Benim aklıma ilk gelen Exxen’deki gibi reklamlı / reklamsız abonelik seçenekleri. Fakat ne olursa olsun bu reklam kuşakları izleyiciyi boğmamalı. Yurt dışında böyle bir risk yok ama ülkemizde maalesef birbirinden cin fikirlerle (mesela diziyi bıraktığın yerin 10 dakika öncesinden başlatıp toplam süreyi uzatarak daha fazla reklam kuşağı sokma) bu kuralların delineceğine eminim.

TEPKİ ÇEKER DİYE SENARYO DEĞİŞTİRİLDİ

-Sansür yasası bu platformları nasıl etkileyecek? Rakamlarla stream platformlarının Türkiye ekonomisine katkısı hakkında görüşünüz?
Aslında çoktan etkilemeye başladı bile. Boys’un (Amazon Prime) 3. Sezon 1. Bölümünde bir sahneyi tüm dünya sansürsüz izlerken biz bulanıklaştırılmış izledik. Aşk 101’deki bir karakterin gay olması tepki çeker diye senaryonun değiştirildiğini biliyoruz. İşin acı kısmı zaten sansür yasasına gerek kalmadan insanların korku ile oto-sansür uyguladığı bir iklimin yaratılmış olması. Hatta 2017’de vizyona giren Blade Runner 2049’da Sony Pictures ”Bazı bölgelerde Sony Pictures yerel kültüre saygısından ötürü filmin hafifçe değiştirilmiş bir versiyonunu piyasaya sürmüştür.” açıklaması ile ülkemize sansürlü versiyonu yollamıştır. Yani o kanun sadece resmileştirmeye yaradı, sansür zaten tam gaz vardı.
- Advertisement -spot_img

Diğer Haberler

Yanıtla

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen adınızı buraya yazın

- Advertisement -spot_img

İlgili Haberler

Haber Bültenimize Üye Olun